Sabah kahvaltısı yerine sigara ve kahveyi tercih ederim. Bünyeyi abandone etme konusunda başarılıyım. Köpek, böcek vs. mahlukatı sevemedim bir türlü, sevdiğim tek hayvan kedidir. Sebebini bende bilmiyorum. Tarkan'ı da severim, Benny Bennassi'yi de severim. Neden deme, müzik evrenseldir vs... Bir çok sanatsal faaliyette bulunmama rağmen ne doğru düzgün bir enstruman çalabilirim, ne de oturup güncel olaylar konusunda sağlam eleştirilerde bulunurum. Gayet kazmayım. Elimden gelen tek şey bilgisayarda müzik vs. bir şeyler yapabilmektir. Bilgisayarı da sanattan saymadığım için kendimle gurur duyarım. Ota b.ka kıl olmam, olanı da sevmem. Rahat bir insanım, her yolun Roma'ya çıkıyor olması gayet doğaldır benim için, çünkü bugünü son nefesine kadar yaşarım, yarına pek güvenmem, diğer gün ise aklımın ucundan bile geçmez. Karanlığa aşığımdır, o yüzden "çok yalnızım" triplerine giremem. Yalnızlık tribine girdiğimde bir sigara yakarım. O bitene kadar zaten muhabbeti bayağı ilerletmiş olurum sigara ile... Her zaman beklenilmeyeni keşfetmeye çalışırım. Ama bir şeyi sıfırdan yaratamayacak kadar tembel olduğum için keşfedilmişi geliştirmeye yöneltirim kendimi, bu yüzdendir ki, iki elimle bir şeyi doğrultamam. "Bir sana bir sabah uykusuna doyamadım" diyen lavuklardan fersah fersah kaçarım. İkisine de doymuş olduğumdan değil, ikisini de bir türlü doya doya yaşayamadığım için... Avrupa Birliği'ne girip girmememiz beni pek enterese etmez. Eninde sonunda AB'nin bize gireceğini bilirim çünkü... "Yabancı müziği nasıl dinliyorsun?" dedikten sonra arabesk dinleyen insanlara anlam veremem. Hadi yabancı müzikte dım tıs dım tıs ritimler olduğu için kafa ütüleniyor, peki arabeskin kafa ütülemeyen bir bölümü gösterilebilir mi? Üç kuruş para için spesifik insanlarla iyi geçinip daima yalama pozisyonunda olan insanları sevmem. Hayat böyle diyenlere ise topyekun s.ktirin derim. (Açık sözlüyümdür.) Yazın deniz kum güneş gibi şeylerin tadını çıkartmaktansa, gündüz cadde meydanında yukarı aşağı bir volta atıp sigara içmeyi, gece de kafama esen eğlence mekanında tepine tepine doğaçlama dans etmeyi tercih ederim. Çok yorgunsam bir sonraki günü daha da yormak için çabalarım kendimi, vücut erken yaşta çökerse ölüm daha çabuk gelir kanaatindeyim. Hem "hızlı yaşayayım, genç öleyim, cesedim yakışıklı olsun" falan da derdim ama, dikkat ettiysen demedim. Ölümden korkmam, ölümün nasıl geleceğinden korkarım. Tren çarpması gözüme gayet normal gözükürken, boğularak ölmek tüylerimi ürpertir. Kitap okuyanı severim, okumayana da bir şey demem. Mümkün mertebe kendimden uzak tutarım, olur biter. Resme bakmaktansa çerçeveyi incelerim ilk önce, beni kendimden geçirecek olan bir resim dandik bir çerçevede sergilenmemeli... 1877 Meud Şarabı'nı su bardağında içmek ne kadar anlamsızsa böyle bir sanat eserinin de kötü bir çerçeve de sergilenmesi o kadar anlamsızdır. Ya da hiç çerçeve ile falan da uğraşılmamalı, direkt olduğu gibi sergilenmelidir. Bende içkiyi şişeden içerim, ne bardak kirlenir, ne hancı bozulur bu işe... "Body Building" olayı ilgi alanlarımın 1000 ışık yılı yakınından dahi geçmez. Kaslarımı geliştirmektense beynimi geliştirmek işime gelir. Kaslı bir vücutla diğer tarafa gideceğime, baba gibi bir beyni toprağa bırakmak tercihimdir. "Meslek ne birader?" sorusu ile de pek alakalı değilimdir. Pek çok meslek sahibi olmama rağmen sorana "işsizim" deyip sıyırırım. Son zamanlarda türeyen hiçbir yerli popçu/topçu ile samimi değilimdir. İşim olmaz deyip kestirir atarım. Yüksek makamlarda olan insanlara karşı özel bir nefret duyarım. Sebebini bilmediğim için de kendimden nefret ederim. Bu yüzdendir ki yıllardır kaç tane meslekte çalışmış olursam olayım referans kısmım genelde boştur. Kimseyle çalışmadın mı diye soranlara "ben tek çalışırım" cevabını verir ve koşarak kaçarım. Rocky'nin her filmde dayak yiyor oluşu o filmin sonunda kazanmayacağı anlamına gelmez. Bu felsefeden yola çıkarak ne zaman düşersem düşeyim elbet kalkacağım derim. Kendini diğer insanlardan yüksek görenlere çocuk muamelesi yaparım. Bir yerden sonra sıfırdan başlamaları gerektiğini bilmeleri lazım... Yollarda yürürken aklıma inanılmaz senaryolar, şiirler, yazılar için konular gelir. Hatta koskoca bir şiiri yürürken yazarım. Eve gelip "şunları bir temize çekeyim" dediğimdeyse aklıma tek kelimesi gelmez. Takım elbiseye karşı özel bir hassasiyetim vardır. Hiçbir takım elbisem ütüsüz değildir. Aslında ütülü de değildir. Çünkü takım elbise giymem, giyene de engel olmam. Neyse... Sen üzerinde bırakacağım etkiden kesinlikle beni sorumlu tutmayacağını bu kişilik analizimin küçük özetini sonuna kadar sabredip okuyarak kabul etmiş bulunuyorsun. Ben çok ilginç bir insan değilim, mükemmel bir insan da değilim, ama daha önce dediğim gibi; "insan" olduğuma emin olabilirsin. Şimdiye kadar sanal alemden tanıdığımız insanların profil içeriğinin belki yüzde 90'ının aynı olduğunu ikimiz de biliyoruz. Bu sebeple sana kısa zaman zarfında kendimi en hızlı ve en iyi şekilde ifade etmenin daha mantıklı olduğunu düşündüm, çünkü mantığı senin keşfetmenin daha mantıklı olduğunu biliyorum. Bu konuda sebep-sonuç ilişkisi dahi kuramayacak kadar sebepsizim. Son kez hala ısrarla sorarsan "sen kimsin" diye; "ben yirmi yediye sığmayacak kadar dengesizim...

***c@Miden @Did@s ç@ldıM bOl GeLdi*** E-PostA:carizmania@gmail.com WebSiTe:http://carizmania.tr.gg